- çok ağır olmak
- v. weight a ton
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
vurduğu yerden ses gelmek — çok kuvvetli vurmak, eli ağır olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzitmek — çok söylemekten kulak sa ğır (ağır) olmak; sirke küpten ekşiliğinden dolayı sızmak I, 209 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kamburu çıkmak — 1) sırtı kambur olmak Mavi gözlü, köse, kamburu çıkmış bir ihtiyardı. Ö. Seyfettin 2) mec. ihtiyarlamak Gümüş saplı bastonuna dayanarak yürüyen kamburu çıkmış kadit bir âyan azası misali, ağır ağır bizim tarafa geçti. H. Taner 3) mec. eğilerek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración … Wikipedia Español
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş — is. 1) Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. S. F. Abasıyanık 2) Bir değer yaratan emek 3) Birinden istenen hizmet veya birine verilen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fena — 1. sf., Ar. fenāˀ 1) İyi nitelikte olmayan, kötü Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir. B. Felek 2) Üzücü Bu savaş yılları o kadar fena ve ağır felaketler öğretmişti ki... H. E. Adıvar 3) İstenilen ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük